GÜÇLÜ EKONOMİ İÇİN, ÜRETMEK GEREKİR:

        Ekonomik hâkimiyeti olmayan ülkelerin siyasi hâkimiyeti de olmaz. Bunu bilen iktidarlar, ülkesinin ekonomik hâkimiyetini güçlendirmek için çalışırlar. Kurtuluş savaşından hemen sonra Gazi M. Kemal ATATÜRK ve arkadaşları, fabrikalar ve işletmeler kurmuş, İzmir iktisat kongresini toplamış, önemli adımlar atmış ve kararlar almışlardı.
       Türkiye matematiksel konumu ve yeri bakımından dünyanın en Stratejik bölgesinde  bulunmakta,  üç kıtayı birbirine bağlayan köprü konumundadır.Bu önemli avantaj ticari alan da iyi değerlendirilmelidir. Doğal güzellikleri, tarihi yerleri, verimli toprakları ve yer altı servetleri bakımından da önemli ekonomik değerlere sahip olan bir ülkedir. Turizm, Tarım, Hayvancılık ve Madencilik alanlarında dünyanın en önemli ekonomileri arasına girebilir. İşletmeler ve Fabrikalar açılmalı,  üretim teşvik edilmeli, destekler verilmelidir. ÜRETMEK: gelişmek ve büyümek için en temel faktör, ekonominin can damarıdır.
      Türkiye’nin işletilmeyi, üretilmeyi ve doğru kullanılmayı bekleyen kaynakları oldukça çoktur. Üretmek, ürettiğini satmak ve para kazanmak için, Üretimin en önemli girdisi olan elektrik enerjisi maliyetlerinin düşürülmesi, dünya ülkeleri ile rekabet etmenin kaçınılmaz şartlarından birisidir. Bu nedenle: Hidraelektrik, Rüzgar ve Güneş Enerji Santralleri yeterli sayıda kurulmalı ve işletilmelidir. 10 milyar ton linyit kömürü rezervi olan Türkiye, Termik Santrallerine de gereken önemi vermeli ve gerekli kapasitede çalıştırılmalıdır. Kendi enerji kaynaklarımızı kullanmak yerine daha pahallı olan doğalgaz ithal edilmektedir. Ülkemiz yılda 28 milyar dolar enerji ithalatına para ödemektedir. Kömürden elektrik üretmenin maliyeti 3 cent, doğalgazdan üretmenin maliyeti 12 cent  dir. Kendi enerji kaynaklarımızı kullanmak yerine, 4 kat daha pahallı olan yabancı kaynaklara muhtaç bırakmak yönetim hatası ve devleti zarara sokmaktır.   Savunma, Enerji ve gıda alanlarında dışa bağımlı olmak, gelecekte oluşacak tehlikelere davetiye çıkartmaktır . Savaş ve akabinde alınan ambargo kararları göz önüne alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. 
         Türkiye’de dünya rezervinin %72 sine sahip BOR, ve %64 üne sahip TORYUM madenleri bulunmaktadır. 6500 Ton Altın rezervimiz ile dünyanın önemli bir oranına sahibiz. TÜRKİYE; 138 çeşit madenin mevcut olduğu ender ülkelerden birisi dir. İç ve Dış borçlarımızı 10 kez ödeyebileceğimiz servet yeraltında yatmakta ve işletilmeyi beklemektedir. 
           Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan milli kuruluşlarımız (fabrika ve işletmelerimiz ) 'ın sayıları ve kapasiteleri arttırılması gerekirken, var olanlar önce özelleştirilmiş sonra yabancılaştırılmıştır. Yabancılar, ideolojik olarak yabancılarla işbirliği yapmış Türk üreticileri iş yapamaz hale gelmiş, işlerini kaybetmişlerdir. Son 8 yılda 2,5 milyon işçi işsiz kalmış, işsizlik fonuna müracaat etmiştir.( 2010 yılı İş-Kur raporu ) Üretimden tüketime kayan Türkiye tarım ve hayvancılık dahil her alanda dışa bağımlı hale getirilmiştir. İş bulma umudunu kaybetmiş, İş-Kur'a kayıt yaptırmayanlarla birlikte Türkiye’deki işsizlik oranı %17 lere yükselmiş, işsizlik ülkenin en önemli meselesi haline gelmiştir. 18-25 yaş arası genç işsizlerin oranı%25 ve her 4 gençten birisi işsizdir. İşsizliğin çözümü de yatırım ve üretimdir.İş alanları açılmalı, kendi işçimiz çalıştırılmalı, kendimiz üretmeli ve gelirlerimizi arttırmalıyız
          Kendi silahımızı yapmak üzere proje üreten Aselsan’ın 3 mühendisinin ve Isparta da düşen uçakta ölen TORYUM ile ilgili çalışma sürdüren 4 bilim insanının sır ölümleri halen aydınlatılamamıştır. Türkiye’nin kaynaklarının yol, köprü ve alt yapı harcamalarında kullanılması yabancıların istediği, yatırım ve üretime harcanmasına karşı çıktıkları bir gerçektir. Pazarını kaybetmek istemeyen küresel güçler Türkiye'nin üretici olmasını istememektedir.
        Gelirlerin az, giderlerin daha çok olması cari açık, demektir. Cari açık veren ülke borçlu bir ülkedir.  Çözüm; gelirin arttırılmasıdır. Bunun içinde ÜRETMEK, ihracatı arttırmak ve ithalatı  azaltmaktır.Geliri, giderini karşılamayan bir kişi ekonomim iyi diyebilir mi? Geliri giderini karşılamayan ülkelerin de ekonomisi iyi olamaz. Geliri giderini karşılamayan Türkiye :34 milyar dolar cari açık ve 92 milyar dolar dış ticaret açığı vermiştir.
         Cari açık ve dış ticaret açıklarının kapanması için üretim yapmak ve  ülke gelirini arttırmak olmazsa olmaz şarttır. Üretebildiğimiz ürünlerin ithalatı durdurulmalı, kendimiz üretmeliyiz. Kendi ayaklarımız üzerinde durabileceğimiz güçlü bir ekonomiye sahip olmak için ÜRETİM, ÜRETİM, ÜRETİM yapmak. Napolyon'un dediği ''Para, Para, Para'' kazanmak  için gerekli ve önemlidir. Ekonomi iyi demekle iyi olmaz, ÜRETEREK iyi olur...               (www.kadridumlu.com)