TARİHİN TEKERRÜRÜ !

          Bazı Tarihçiler; “Tarih, ders almayanlar için tekerrürden ibarettir” demişler. Tarihin tekerrür etmesini istemiyorsak, tarih bilmeli, tarihle benzer durumları yeniden yaşamadan tedbir almalıyız.
       Olaylar, sözler ve varılacak sonuçlar, akıl süzgecinden geçirilmelidir. Neyin nereye vardırıldığı biliniyorsa, nereye vardırılacağı da bilinir, benzer tablolara engel olunabilir.  Varsa sinsi planlar önceden bilinir, oyunlar zamanında  bozulur, tarih tekerrür ettirilmez. 
   Tarih bilinci, dünü ve bugünü birlikte değerlendirmek, ders  çıkarmaktır. Dün bizim için neler planlanmış, bugün ile nasıl bir ilişkisi var  diye düşünmeliyiz. Dün ile bugünü birlikte değerlendirmeliyiz.
      Patrik Gregoryüs zamanın Çar’ı Aleksandır’a gönderdiği bir mektubunda; “Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayri mümkündür. Çünkü; Türkler çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrur ve izzet-i nefis sahibidirler” demiş ve mektubun devamın da “Türkler de evvela itaat duygusunu kırmak, manevi değerlerini yıkmak din metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu milli ve maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır” fikrini açıklamış ve  bu mektubun sonunda da “Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır.” görüşünü sunmuştur. 
     Dün söylenenler ile bugün yapılananlar arasındaki benzerlik, sonucun nereye varacağını göstermektedir. Mektubun başında söylenenlere fırsat verilmemeli, oyun başından bozulmalıdır.
     Milliyetimizi ve maneviyatımızı tahrip edecek harici fikirlere dirençli olmalı, itaat duygusu yaşatılmalıdır. 
        İngiliz Başbakanı Churchill; “İskenderun limanını kontrol edebilmek ve Doğu Akdeniz’i denetleyebilmek Türkiye’nin arka bahçesi olan Kıbrıs’ı ele geçirmekle mümkündür” demiş ve yıllar sonra bugün yaşanan Kıbrıs dayatması ve AB müzakere anlaşması ile ele geçirme hesapları yapıldığı, hemen anlaşılmalıdır.
     Sevr anlaşmasında paylaştıkları Anadolu topraklarını yeniden işgal etmek, Sevr'i yeniden hortlatma hesapları yapıldığı anlaşılmalıdır. "Su uyur düşman uyumaz" bizde uyumayalım, tarihi tekerrür ettirmeyelim. Sinsi planlarını gerçekleştirmek için harekete geçtikleri ve fırsat kolladıkları  görülmektedir.    
     Boğazların denetimini eline geçirmek isteyen batı; 7 düvelle,  üstün teknoloji ve silahlarıyla Çanakkale önlerine gelmişti. Aç-susuz, yarı çıplak, ayağında çarığı bile olmayan Türk askerinin karşısında aciz düşmüş, yenilgiye uğramış ve Çanakkale geçilememişti. 
     AB müzakere anlaşmasında   "Boğazların denetimi AB Komisyonu’na bırakılacaktır.” şartı ile  Çanakkale geçilmek istenmektedir. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar ve milli mücadeledeki ortak iradeyi aşamayanların oyunlarıyla karşı karşıya bulunmaktayız. Çanakkale’de, Kürt, Laz, Çerkez demeden bu kardeşlerin üzerlerine mermi yağdıranlar, bugün etnik kimliklerini öne sürerek bu kardeşliği yok etmek istemektedirler.
    Görülüyor ki; Türkün güçlü, milli ve manevi duygularını yenemeyenler, ürettikleri planlar ve senaryolarla dıştan fethedemedikleri kaleyi, içerden fethetmek istemektedir. Onlara bu fırsatı verenler, Türk milletinin vicdanlarında yargılanacak, tarih onları asla affetmeyecektir.
     “Su uyur düşman uyumaz” diyen atalarımız yine haklı çıkmıştır. Düşman uyumamış plan yapmış, senaryo yazmış ve figüranlarına oynatmış ve oynatmaktadır. 
     Haçlıların amacı, düzenledikleri haçlı seferleri  sonucunda uğradıkları mağlubiyetlerin ve ağır hezimetlerin bedelini ödetmektir. İslam’a karşı yaptıkları seferlerin; Varna, Kosova, Mohaç, Niğbolu, Çanakkale, Dumlupınar ve Sakarya’da perişan olmanın intikamını almaktır. Asya'da, Afrika'da ve Ortadoğu’da ki yeraltı zenginliklerini ele geçirmek ve siyasi hâkimiyetlerini pekiştirmektir.
    Büyük Ortadoğu projesi, Afganistan, Irak ve Suriye  işgalleri bu senaryoların birer parçalarıdır.
    Tarih tekerrürden ibarettir. Ülkemiz tarihte olduğu gibi bugünde işgal güçlerinin hedefindedir. Ülkemiz etrafında oluşturdukları çember git gide daralmakta, ülke güvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır. 
     Onlar arzularını gerçekleştirmek; öncelikle kendilerine hizmet edecek kişileri iktidara getirmek için çaba sarf etmektedir. Biz seçtik zannetsek de aslında onlar istediklerini bize seçtirmektedir. Bunu açıklamaktan da kaçınmamışlardır. Bu gafiller; Türkiye’nin değil, batının çıkarlarını korumak için, onların dediklerini yapacaklardır. Koltuk sevdalıları, mektuptaki düşüncelerin gerçekleşmesine hizmet edecektir.   
     M Kemal ATATÜRK ve Kazım KARABEKİR Paşalar “ ne yapalım, ülkemiz işgale uğradı, elimizde yeterli cephane yok.” demiş olsalardı Türkiye Cumhuriyeti Devleti asla varolamazdı. 
   Biz bunları biliriz, asla umutsuzluğa kapılmayız, mücadeleden de kaçmayız. Biz bir Kurtuluş Savaşı verdik, gerekirse; bir daha veririz. 
   Tarihin birkez daha tekerrür etmesine fırsat vermemek için, akıllı olmalıyız. Akıl; sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır.