UYAN EY MİLLETİM!

 
      Batılı ülkeler maddi ve manevi destek vererek seçtirdikleri iktidarlara, her istediklerini yaptırmaktadır. Yeniden seçilebilmeleri için, büyük çaba sarfetmekte, maddi ve manevi destek vermektedir. Biz seçtik zannetsek de, aslında onların istedikleri seçilmektedir. Onlar ideallerini, gerçekleştirmek, hakimiyetlerini pekiştirmek için ne gerekiyorsa yapmaktadırlar.
     Yabancılar, hedeflerinden ödün vermeden, planlarını, senaryolarını ve oyunlarını aynen oynamış, Tarih boyunca politikalarını değiştirmeden sürdürmüşlerdir. Dün ne düşünmüşlerse, bugünde aynı şeyleri düşündüklerini, ne yapmak istemiş ve yapmışlarsa bugün de  sürdürmek istediklerini görebiliyoruz. Çok sayıda örnekleri vardır. Bir örnek vermek gerekirse;
      Patrik Gregoryüs, zamanın Çar’ı Aleksandır’a gönderdiği bir mektubunda; “Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak gayri mümkündür. Çünkü; Türkler çok sabırlı ve mukavemetli insanlardır. Gayet mağrur ve izzet-i nefis sahibidirler” mektubunun devamında, “Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak, manevi değerlerini yıkmak din metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu milli ve maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır” sözleri yer almış ve mektubun sonunda  “Yapılacak olan Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribi tamamlamaktır.” diye yazmıştı.
       Bakın; yıllar önce ne söylenmiş ve bugün ne yapılıyor ? Hiçbir şeyin tesadüfen gelişmediği, planlı bir oyunun oynanmakta olduğu,  gün gibi ortadadır.                                    İngiliz devlet adamı  Churchill; “İskenderun limanını kontrol edebilmek ve Doğu Akdeniz’i denetleyebilmek, Türkiye’nin arka bahçesi olan Kıbrıs’ı ele geçirmekle mümkündür'' demiş!... Bugün yaşanan Kıbrıs dayatması,  AB müzakere anlaşması ile KIBRIS'ı ele geçirme hesapları ve amaçlarının zaman ve zemin farkı dışında, değişmediğini ortaya koymaktadır.
        Haçlı seferleri sonunda uğradıkları mağlubiyetlerin ve ağır hezimetlerin intikamını almak. İslam’a karşı hazırladıkları orduların; Varna’da, Kosova’da, Mohaç’da, Niğbolu’da, Çanakkale’de ve Kurtuluş savaşında perişan olmanın bedelini ödetmek. 
      Asya’daki ve Ortadoğu’daki zenginlikleri ele geçirip, hâkimiyetlerini pekiştirmek. Büyük Ortadoğu projesi, Afganistan ve Irak işgalleri bu senaryoların birer parçalarıdır.  
         Batılıların, Sevr antlaşması ile paylaştıkları Anadolu topraklarını, yeniden ele geçirebilmek için, zemin oluşturma çabaları içindedirler. AB bahanesiyle, bazı düzenlemeler ve yasa değişiklikleri dayatmışlardır.
       Batılılar, 7 düvelle, üstün teknoloji ve silahlarıyla Çanakkale'de, cephanesi,silahı ve yiyeceği olmayan Türk askeri karşısında aciz düşmüş, yenilgiye uğramış ve Çanakkale’yi geçememişti. Ancak; AB müzakere anlaşmasında “ Boğazların denetimi AB Komisyonu’na bırakılacaktır.” şartı ile geçilemeyen Çanakkale'yi geçme isteklerini sürdürdüklerini anlamaktayız.
     Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar ve Kurtuluş savaşında, milli mücadeledeki ortak iradeyi aşamayanların oyunlarıyla karşı karşıya bulunmaktayız. Çanakkale’de, Kürt, Laz, Çerkez demeden bu kardeşlerin üzerlerine mermi yağdıranlar, bugün etnik kimliklerini öne sürerek bu kardeşliği yok etmek, milli birlik ve bütünlüğümüzü bozmak istemektedirler.
          Görülüyor ki; Türkün gücünü, milli ve manevi duygularını yenemeyenler, ürettikleri planlar ve senaryolarla dıştan fethedemedikleri kaleyi, içerden fethetmek istemektedirler. Onlara bu fırsatı verenler de Türk milletinin vicdanlarında yargılanacak, tarih onları affetmeyecektir
          “Su uyur düşman uyumaz” diyen atalarımız yine haklı çıkmıştır. Düşman uyumamış plan yapmış, senaryo yazmış ve figüranlarına oynatmışlardır. Bir ülkeyi işgal etmek için,  önce haberleşmesi ele geçirilir. Bugün ülkemizin haberleşmesi de yabancılara parayla satılmış, rahatlayan her istediğini alan batı; yayınladıkları haritalarla Türkiye üzerindeki emellerini de, açıkça ortaya koyabilmiştir. Ülkemiz göz göre-göre işgal edilmekte, güvenliğimiz tehlikeye atılmaktadır
            Ama ; unuttukları bir şey var. Bu ülkede; ’’Bizim sevdamız Brüksel değil, TÜRKİYE sevdasıdır. Ekmeksiz yaşarız , hürriyetsiz asla.’’  Ve ’’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’ diyen birileri olduğu ve bunlar yaşadıkça, iç ve dış mihrakların, bu sinsi emellerine kavuşamayacakları bilinmelidir.