STRATEJİK HATALAR

       Stratejik hatalar, ağır tahribatlara yol açabilir. Onun için; önemli kararlar, neticeleri ile birlikte düşünülerek alınmalıdır. Tıpkı satranç oyunu gibi, hem yapılacak hamle, hemde karşıdan gelebilecek hamle birlikte düşünülmeli ve  çok dikkatli  değerlendirilmelidir.
     Sahiplenme duygumuz bizde fazla gelişmiştir. Öyle ki; destek verip seçtiğimiz kişinin yanlışını da savunma gereği duyarız. Zararı kendimize dokunsa da aynı tutumu sürdürürür, verecek cevap bulamayınca da’’eskiden de böyleydi, böyle gelmiş, böyle gider’’ demekte ve yanlışı savunmak da ısrar etmekteyiz.                     
  " Böyle gelmiş, böyle gider’’ deyince aklımıza kıssadan hisse bir hikaye geldi. 
      BEŞ MAYMUN HİKAYESİ
     Kafese beş maymun koyarlar. Ortaya da bir merdiven ve tepesine de muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde, dışarıdan üzerlerine soğuk su sıkarlar. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymun, 
diğerleri tarafından engellenmeye başlar. Suyu kapatıp ıslanan maymunlardan birisi dışarı alınır ve yerine başka bir maymun koyulur. Yeni maymunun ilk yaptığı iş, muzlara ulaşmak için merdivenlere tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler. Daha sonra, ıslanmış maymunlardan birisi daha yeni bir maymunla değiştirilir ve oda merdivene yaptığı ilk hamlede dayağı yer. Bu yeni maymunu en şiddetli ve istekli dövende, ilk yeni maymundur.. Islak maymunlardan üçüncüsü, dördüncüsü ve beşincisi arka arkaya yeni maymunlarla değiştirilir. Her yeni gelen maymun ilk hamlelerinde cezalandırılır. Yeni gelen maymunların sonra gelen  maymunu neden dövdükleri hakkında da hiçbir bilgileri yoktur Bütün ıslak maymunlar yenileriyle değiştirilmiştir. Yeni beş maymunun tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır. Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş böyle gitmektedir.
     İnsanları hayvanlardan ayıran yegane özellik DÜŞÜNMEKTİR. Allah'ın bize verdiği aklı kendimiz kullanmalı başkalarına kullandırmamalıyız. Okumalı, öğrenmeli, değerlendirmeli ve gerektiğin de yorum yapabilmeliyiz. Birilerinin fikirlerinden, konuşmalarından, duruşundan, yürüyüşünden veya herhangi bir özelliğinden etkilenmek olağandır. Ama etkisi altında kalmak, yenilgiyi baştan kabul etmek, kendine ve aklına güvenmemektir. 
     En iyi dolandırıcıların iyi konuşan, hitabeti ve ikna gücü yüksek kişiler olduğu, bilinen bir gerçektir. Kişi bir kez aldatılabilir.  Ancak; aynı kişi tarafından ikinci kez aldatılıyorsa, suçu kendinde aramalıdır. Günümüzde insanları tanımak oldukça zor olsa da, eğer tanımak ya da hakkında bilgi edinmek istersek, buda mümkündür. Engin tecrübelerden sonra ortaya çıkan oldukça çok ata sözleri vardır. ’’Bir adamın karakteri konusunda emin değilseniz, arkadaşlarına bakın’’(Japon atasözü)
’’Eğer bir adamın karakterini gerçekten öğrenmek istiyorsanız, ona güç ya da yetki verin.’’(Abraham LİNCOLN)  
 Bunlar gibi sözler bize fikir vermekte, yol gösterici olmaktadır. Ne söylendiğini anladıysak! 
      Hepimiz her şeyin iyi olmasını isteriz, acaba iyi olması için çaba harcıyor muyuz? Yaşadıklarımızdan çıkardığımız dersi, tanıdıklarımızla, sevdiklerimizle paylaşarak yardımcı oluyor muyuz? Yoksa ben nasıl öğrendiysem, oda öğle öğrensin mi diyoruz? 
      Her zaman her görüntüye aldanmamak lazımdır. Isırgan otu da bir yeşilliktir, ama; damarlarında zehir saklıdır. Isırgan otuna dokunanın, dokunduğu yeri yanar ve acır. Ama; acısını ve yanmasını  ne kendisi görür nede başkasına gösterebilir.
     Her sürüneni yılan, kendisini her acındıranı da ihtiyaç sahibi zannetmeyin. Nice ihanetler, acıklı görüntülerin sonunda ortaya çıkmıştır.
      Söylenecek çok şey var.’’En güzel söz söylenmeyen, en büyük sır bilinmeyendir’’ misali, işi tadında bırakmak gerekir. Bilmem anlatabildim mi? 
    Kısacası insan ne yaparsa kendi kendine yapıyor. Görmezden geldikleri yada koruma içgüdüsü ile kabullendiği hatalar ilerde başına iş açıyor. Sonra hayıflanıyor, dövünüyor ama sonuç değişmiyor. Artık olan olmuştur. Değiştirmek için çabalasak da bıraktığı kalıcı hasarlar olacaktır. 
     Geleceği önceden görmek için bilinçli olmalı, sorunu başımıza iş açmadan yok etmeliyiz. Acı tecrübelerden, yaşanmışlıklardan ders yada kendimize pay çıkarmalıyız.