24 Kasım öğretmenler gününde, öğretmenleri hatırlayan kişi durumuna düşmek istemem. Ancak kutsal bir mesleği, önemli bir görevi yapmakta olan, bulunduğumuz durumu borçlu olduğumuz, değerli öğretmenlerimize beslediğimiz sevgiyi paylaşmadan da edemeyeceğim. Kıssadan hisse sözlerle öğretmene verilmesi gereken değeri ortaya koymak, aynı duygulara ortak olduğumu ifade etmek istiyorum.
Büyük Selçuklu Sultanlarından Melikşah’ın Şehzadeliği döneminde,siyasi, idari ve ilmi konularda, eğitim veren Nizamül- Mülk’e , Selçuklu Devletinin geleceği için, kurduğu eğitim ordusuna her yıl 600bin dinar harcama hakkı verilmişti. Bundan rahatsızlık duyan, Nizamül-Mülk’ü çekemeyen bazı kişiler Melikşah’a “Bu parayla büyük bir ordu kurulabilir.” Yönündeki kışkırtmalarına karşın Selçuklu Sultanı “Hocamın yaptığı hizmet bin ordudan daha hayırlıdır.” Sözü ile Öğretmenine olan güvenini ve saygısını ortaya koymuştur.
Yaptığı Fetih ile bir çağ kapatıp, yeni bir çağ açan, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul fethi sonrası, yanında onu yetiştiren Akşemseddin ile birlikte, şehre girince, yol boyunca dizilmiş şehir halkı, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşır. Beyaz sakalı ve duruşuyla Akşemseddin’i padişah sanan halk, çiçekleri ona sunmaya çalışırken, atını geri çeken Akşemseddin göz ucuyla Fatih Sultan Mehmet’i gösterir. Fatih Sultan Mehmet ise çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere “Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim ama; o benim hocamdır.” Sözleri ile hocasına verdiği değerin büyüklüğünü en iyi şekilde göstermiştir.
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi sonrası dönüşünde, yanında hocası Anadolu Kazaskeri İbn-i Kemal de bulunmaktadır. Ordu ilerlerken ve çamurlu bir sahadan geçilirken İbn-i Kemal’in atının ayağı sürçer ve yerden sıçrayan çamur, padişahın kaftanını kirletir. Büyük alim İbn-i Kemal başını önüne eğer ve endişeli gözlerle beklerken, Yavuz Sulta Selim “Hocam üzülmeyiniz.Sizin gibi bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için bir ziynettir.” Demiş ve kaftanını çıkartıp “Vasiyetimdir,öldüğüm zaman bu kaftanı sandukamın üzerine sersinler.” Der. Hocasına verdiği değeri gösteren Yavuz Sultan Selim’in vasiyeti de yerine getirilir ve çamur sıçrayan kaftan Yavuz Sultan Selim’in sandukasına örtülür.
Millet Mektepleri Başöğretmenliği Unvanını 24 Kasım 1928’de kabul eden ATATÜRK, bir köy okuluna girince, öğretmen kürsüsünü terk eder. Atatürk bunun üzerine “Hayır yerinizde oturunuz ve dersinize devam ediniz. Eğer izin verirseniz bizde sizden faydalanmak isteriz.. Sınıfa girdiği zaman Cumhurbaşkanı da olsa öğretmenden sonra gelir.” İfadesiyle öğretmene verdiği değeri göstermiştir.
Bu büyük devlet adamlarının sözlerinin üstüne söz söylemek haddimize düşmez. Hz. Ali ( r.a ) ın “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü, öğretmenlerin ne kadar önemli bir görev yaptıklarının en iyi ifadesidir.
Ulu Önder Gazi M. Kemal ATATÜRK’ ün “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü ile Türk gençliğini emanet ettiği, fedakârlıkları ve başarılarıyla, milli birlik ve bütünlüğümüze katkı sağlayan Cumhuriyetimizin teminatı Saygı Değer ÖĞRETMENLERİMİZE şükranlarımızı sunar.
Başta, Baş Öğretmen M. Kemal ATATÜRK ve bugün aramızda olmayan tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anar, halen kutsal öğretmenlik mesleğini sürdüren veya emekli olan tüm öğretmenlerimize, aileleri ve sevdikleri ile, sağlıklı uzun ömür diler, ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLARIZ. (www.kadridumlu.com )
