TV de yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisi, Tarihi
belgelere dayanmayan magazinsel yönü ağırlıklı, Osmanlıyı kötüleme içerikli bir
hayal ürünüdür. Dizinin Tarih danışmanı Doç. Dr Erhan AFYONCU “Harem diyalogları ve padişahların özel
hayatı, elde mevcut olan çok az bilginin dışında mecburiyetten kurgulanıyor. Harem
her zaman esrarengiz ve hayalleri süsleyen bir yer olmuştur. Bu yüzden
Batılılar, Harem ile ilgili cinsel hayaller kurmuşlar ve yüzlerce hayali kaleme
almışlardır.” (10 ocak 2011- Habertürk Gaz.-) sözleri ile dizinin kurgudan
ibaret olduğunu kendisi de ifade etmiştir.Ayrıca; Söz konusu dizi cinsel hayaller
üzerine kurgulandığına göre arkasındaki güçlerin kimler olabileceği ve bu
dizinin hangi kin ve nefretin ürünü
olduğunu tahmin etmek mümkündür.
Doç. Dr. E. AFYONCU, aynı röportajda “Harem hayatı ile ilgili, Sarayda çalışmış
birkaç görevlinin kısaca bahseden hatıratı ile 19. Yüzyılda yazılmış yine bir
iki hatıratın dışında fazla bir bilgimiz yok.” Demesi, Harem ile ilgili
kayda değer belgenin olmadığını da ifade etmiştir. Sanki;, elde çok bilgi
varmış gibi, dizi tamamen harem üzerine kurgulanmıştır. Tarih bilgisi olmayan
kişilerin, dizide yaşananların gerçek olduğunu sanarak Osmanlıya bakışı değişmektedir.
Batılıların istediği olmakta ve onlar arzularına kavuşmaktadırlar.
Gerçeklerden uzak olan bu diziye, tepki olduğunda; “İzleyici çekmek
için böyle bir dizi yapıldı” denilmiş ve basite alınmıştır. Halbuki basite alınacak bir konu değildir, sonucunun
nereye vardırılacağı önemlidir. Türkiye’den başka hangi ülkede, kendi kahramanlarını bu
kadar aşağılayan bir dizi yada film yapılabilmiştir? Kültür Bakanının“Benim
böyle ceddim olamaz” diye açıklama yaparak, dizinin etkisinde kaldığını ortaya
koyduğu bir ülkede, Tarih bilgisi
olmayan kişilerin bu tarz filmlerin
etkisinde kalması kaçınılmazdır.
Türk milletinin büyük çoğunluğunun
okuma alışkanlığı olmadığı için, bu boşluğu, art niyetli kişiler doldurmakta,
Tarihi bile istedikleri gibi okumakta, çarpıtmakta ve sanki öyleymiş gibi yutturabilmektedirler.
Daha önceleri 2. Abdulhamit Han’ı Kızıl Sultan olarak tanıtma çabası da
yıllarca sürdürülmüş, gerçekler ortaya çıktıkça da bu söylemler karşılık bulamamış ve kendiliğinden gündemden düşmüştür. Kanuni çıkışı
da eğer karşılık bulamazsa, sırada kimlerin olacağını da tahmin etmek mümkündür.
Tarihi iyi anlayan her Türk, Neden
Abdulhamit Han ve Neden Kanuni Sultan Süleyman üzerine yalan iftira ve
karalama kampanyası yapıldığını rahatlıkla anlayabilir.
Kanuni Sultan Süleyman, Babası Yavuz
Sultan Selim’in vefatı üzerine 1520‘de Manisa’dan İstanbul’a giderek 10 uncu
padişah olarak tahta geçti. Kanuni Sultan Süleyman 46 yıllık ( 1520-1566 )
padişahlığının çoğunluğunu at sırtında, seferden sefere koşarak geçirmiş,
Sarayda kaldığı süre çok azdır. Osmanlı İmparatorluğunu en büyük sınırlara
ulaştıran Sultan olduğundan, Batı’da Muhteşem ( Magnificet ), Devlet adaletini
çok adil kullandığından “Kanuni” olarak
anıldı. Merkez Efendi gibi bir hocanın talebesi olan Kanuni, iyi eğitim almış,
dindar ve adaletlidir.
Avusturya’ya yapılan bir seferde
ordunun dinlenmesi için mola verdiği esnada, Kanuni’nin yanına gelen bir
Hristiyan köylü “Sultanım, Askerlerinizden birisi bağımdan üzüm almış ve yerine
parasını asmaya bağladığı için size teşekkür ve tebriğe geldim.” Demiş. Bunun
üzerine Kanuni “ Askerin hali, Zafer ve Nusretin ilk adımıdır. Eğer o asker,
üzümü aldığı asmaya parasını bağlamamış olsaydı, bu ordunun adı zalimler ordusu
olurdu ve o askerin kellesi giderdi. O parayı asmaya bağladığı için kellesini
kurtardı, ancak sahibinden izinsiz mal aldığı için o asker seferden men
cezasına çarptırılmıştır.” Demiş. Bu söz ve davranışları, aldığı terbiye ve
eğitimi ile Kanuni, dizideki karakterle hiç mi hiç, uyuşmadığını da ortaya
koymuştur.
Batılılar, hayali kahramanlar üretiyor
ve bu hayali kahramanları kurtarıcı, insan hak ve özgürlüklerine saygılı
gösteriyor ve göz boyuyorlar. Sanki
işgal ettikleri ülkelerde kadınlara ve kızlara tecavüz eden, boyun
eğmeyenlere işkence yapan ve öldüren kendileri değilmiş gibi kahramanlık
senaryoları yazmakta ve oynamaktadırlar. Batılıların hayali kahramanlarına
biçtikleri role bakın, bir de bizim gerçek kahramanlarımıza biçilen role bakın.
Aradaki farkı ve gerçek niyetleri anlayın. Bu bir filim, neden kızılıyor diyenlerin,
şahsına benzer yakıştırmalar olsaydı, acaba tepkisiz mi kalırlardı? “Kurtlar Vadisi Terör” gibi bazı filmlerin TV
de yayınlanmasına bile izin verilmezken, bizim tarihimizi ve ceddimizi aşağılayan
dizilere neden müsaade ediliyor?
“ Muhteşem Yüzyıl” dizisi, Batılıların
Harem ile ilgili kurdukları cinsel hayallerin ve kaleme aldıkları yüzlerce
eserin, bir nevi filme dönüştürülmesidir. Bu kurgulanmış diziyi, Hem
Kanuni’yi hemde Osmanlıyı karalama kampanyasına dönüştürerek,
Haçlı Seferleriyle yapılamayanları yapma arzusunun tezahürüdür. Zira Kanuni’ye verilen “Muhteşem” sıfatını, 700 yıllık İmparatorluğu
kastederek, diziye “Muhteşem Yüzyıl” adının verilmiş olması da kurgunun diğer
bir ayağıdır. Para için yada her ne nedenle olursa olsun, gerçekleri
çarpıtarak, tarihimizi karalayanları yada karalamaya alet olanları kınıyor ve
de lanetliyorum.