BARBARLIĞIN TARİHİ BELGELERİ


           
          Türk tarihinin hiçbir döneminde, barbarlık emaresine rastlanmaz ve utanç duyulacak kötü neticeler de bulunmaz. Öyle ki; yabancı tarihçiler bile, Türklerden hep övgüyle sözetmektedir. Türkler, tarih boyunca bağımsızlık ve özgürlük için savaşmış, haksızlığa boyun eğmemiştir. Türkler, zulüm gören milletlerin, yardım dilediği, kurtarıcı olarak gördüğü ve güvendiği bir millet olarak tarihe geçmiştir. Osmanlı’nın İslamın bahşettiği, adalet ile hükmettiği devirlerde Hristiyanlarda zulüm hakimdi.

          Avusturyalı Ünlü Tarihçi Josef On Hammer, şöyle anlatıyor;”1534 Yılında Haçlılar Tunus Şehrine girdi. Tunus büyük bir belde idi. Yapılan zulüm,Haçlı seferlerine rahmet okuttu.30 bin Arap boğazlanarak katledildi. 10bin genç kadın ve çocuk köle olarak alıkonuldu. 30 bin Hristiyan esir kurtarıldı. Saraylar yağmalandı, onbinlerce yazma kitap yakıldı. Nadide sanat eserleri yok edildi. Camiler, Medreseler,Türbeler tahrip edildi. 72 saat sonra Charles-Quint’in Tunusa girdiği günlerde, Kanuni Sultan Süleyman Bağdat’a ve Tebrize en azılı düşman olan Safevilerin bu çok büyük ve zengin iki beldesine girdi. Fakat hiçbir zulüm ve yağma yapmadı.” Sözleri,
        1096 yılında Haçlılar, Kudüs’te 40bin Müslümanı kılıçtan geçirdikten sonra, Godofroi dö Buygom’un Papa 2. Urban’a yazdığı mektupta: “Kudüs’te bulunan bütün müslümanları katlettik. Malumunuz olsun ki, Süleyman mabedinde atlarımızın diz kapaklarına kadar müslüman  kanına batmış olarak yürüyoruz.” Sözleri, caniliğin ve barbarlığın sayısız belgelerinden sadece iki tanesidir.
       Hindistan’ın Amir şehrinde, bisikletle dolaşan bir İngiliz kızı ile alay ettikleri bahanesiyle askerler olay mahallindeki halktan yediyüz kişiyi oracıkta kurşunlayarak katletmişlerdi. Bölge Valisi ceza olarak bütün şehir halkını günlerce yerde sürünmeye mecbur etmiş ve böyle davranmasının sebebi sorulduğunda ise Vali: “Onlar ilahelere tapıyorlar, bir İngiliz kızı onların taptıklarından daha azizdir.” Diye cevap vermiştir.  Bu da barbarlığın, insan hak ve özgürlüklerine gösterdikleri saygısızlığın bir diğer belgesidir .
       Batılı Sömürgeci barbarlar, servet uğruna, Güney Amerika’lı Kızılderili inkaların kökünü kurutmuşlardır. Kilise Afarozları, Kazıklı  Voyvoda’lar, gibi pek çok Tarihi barbarlık belgeleri varken ve onların torunlarının da günümüzde yaptıkları barbarlıkları ortada iken,Türkleri barbarlıkla suçlamaktadır.
       Avusturya’ya yapılan bir seferde ordunun dinlenmesi için mola verdiği esnada, Kanuni’nin yanına gelen bir Hristiyan köylü “Sultanım, Askerlerinizden birisi bağımdan üzüm almış ve yerine parasını asmaya bağladığı için size teşekkür ve tebriğe geldim.” Demiş. Bunun üzerine Kanuni “ Askerin hali, zafer ve nusretin ilk adımıdır. Eğer o asker, üzümü aldığı asmaya parasını bağlamamış olsaydı, bu ordunun adı zalimler ordusu olurdu ve o askerin kellesi giderdi. O parayı asmaya bağladığı için kellesini kurtardı, ancak sahibinden izinsiz mal aldığı için o asker seferden men cezasına çarptırılmıştır.” Demiştir. Sefere giden Osmanlı Ordusunun geçtiği yerlerde, bir hristiyanın bile malına zarar verilmesine müsaade edilmediği görülmektedir.
      1936-1957 yılları arsında Komünizm Rejiminin kasıp kavurduğu Sovyetler Birliğinde ondörtbin mabet yıkılarak yerle bir edilmiştir.
        Özgürlük, eşitlik, insan hakları savunuculuğunu dillerinden düşürmeyen milletlerin, hem kendi tarihlerindeki belgelerden, hem de gününümüzde yaptıklarından, bu değerleri kendilerinin sürekli ihlal ettiklerini görmekteyiz. Söylemleri ile eylemleri birbirinin zıttı olan bu milletlerden, Türk milletinin alacağı hiçbir ders yoktur. Asıl, onlar Türk tarihini okumalı, özgürlük, eşitlik ve insan hakları konularında gerekli dersi almalıdırlar.
       Türk tarihinin her döneminde Türkler, sevgi şefkat ve yardım toplumuydu. İnsanlar faziletli, dürüst ve çevreciydi. İnsan hakları gözetilir, düşküne yardım edilir, herkes ibadetinde, seyehatinde ve ticaretinde özgürdü. “Güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlü” anlayışı hâkimdi. Adalet duygusu hayatın her alanını kaplamıştı.
       Türkler tarihin her döneminde insan hak ve özgürlüklerine saygılı davranmış, savaşta dahi sivilleri katletmemiş, mallarına zarar vermemişlerdir. Türkleri barbarlıkla suçlayanlar, barbarlık aynasına baktıklarında, sadece kendilerini göreceklerdir.