Teröristle müzakereyi, çözüm süreci olarak
görmek gaflet ve delaletin en açık tezahürüdür. Türkiye Cumhuriyeti ( TC ) Devletinin
aciz ve küçük düşürülmesidir. Dünya’nın terör örgütü kabul ettiği bir örgütün
isteklerinin kabul edilmesi, ne başarı, ne zafer, ne de çözümdür. Teröristleri
memnun, Türk milletini ikna etme çabasına, çözüm süreci denilmektedir.
1.
Hikaye : “Sende Evlat, Bende Kuyruk Acısı”
2. Hikaye: “Kurbağa ile Akrep”
1.
Hikaye : “Sende Evlat, Bende Kuyruk Acısı”
İnançlı
ve oldukça merhametli bir adam bir yılanın kaya kovuğundaki hâline acır ona
yiyecek ve içecek götürür. Yılan da bu iyiliğin altında kalmaz ve
adamatopraktan çıkardığı bir altını verir. Karşılıklı bir dostluk kurulur her
seferinde adam yiyecek götürür, yılan da adama altın verir bu böyle yıllar
boyunca sürer.
Günlerden
bir gün adam çok hastalanır ve günlerce hasta yatar. Yattığı sürece de yılanın
yemeksiz kaldığını düşünerek oğluna durumu anlatır ve yılana yiyecek
götürmesini ve yılanın verdiği altını almasını söyler. Oğlan babasının sözüne
uyarak yılana yiyecek götürür, yılan da yuvasından altını getirir. Bunu gören
delikanlı demek ki: “Yılanın yuvasında altın dolu, her gün gelip altın alana kadar;
yılanı öldürür, altınların hepsini alırım!” der ve yerden bir taş alıp yılana
fırlatır. Yılanın kuyruğu kopar, yılan da atılıp oğlanı sokar. Oğlan ölür. Baba
oğlunun gelmediğini görüp bir şeyler olduğunu hisseder. Hasta yatağından güç
bela kalkarak yılanın kovuğuna gider ve sorar:
- Yılan kardeş burada neler oldu?
Yılan da olup biteni anlatır. O zaman adam
oğlunun suçlu olduğunu anlar yılandan özür diler.
- Yılan kardeş olan olmuş gel yine eskisi gibi
dost olalım!
Yılan da adama:
-
Sende evlat, bende kuyruk acısı olduktan sonra biz artık dost olamayız! der.
2. Hikaye: “Kurbağa ile Akrep”
Akrep bir gün yiyecek ararken bir nehrin kenarına gelmiş. Karşıya
geçecek bir yol bulamamış bir türlü. Bu sırada suda bir kurbağa görmüş.
Kurbağaya kendisini karşıya geçirip geçiremeyeceğini sormuş. Kurbağa: "Sen
beni sokarsın!" diyerek, kabul etmemiş.
Akrep,
kurbağaya söz vermiş onu sokmayacağına dair. Kurbağa da: "O halde çık
sırtıma seni karşıya geçireyim" demiş. Akrep kurbağanın sırtına çıkmış,
nehrin yarısına geliklerinde, akrep dayanamayıp kurbağayı sokmuş. Kurbağa son
anlarında akrebe sormuş:
- Hani
beni sokmayacağına dair söz vermiştin! Şimdi ben ölüyorum, ben ölünce sen de
boğularak öleceksin!
Akrep
de mahçup bir şekilde karşılık vermiş:
-
Ne yapayım kurbağa kardeş? Bu benim doğamda var!
Doğasında öldürmek olan, öldürmek için proğramlanmış robotlara nasıl
güvenilir? Arkadan vurmaya alışmış hainlere arkamızı nasıl döneceğiz? Neticenin
güzel olacağını beklemek en abartılı iyi niyettir.
Güzel şeyler olacak deniyordu, kötü şeyler
oldu. Yüzlerce kahramanlık sözleri söylendi. Şehitlerin kanı yerde kalmayacak
deniyordu. Şehitlerin kanı yerde kalmakla birlikte, teröristlerin ve siyasi
uzantılarının koskoca TC Devletine meydan okumasına da seyirci kalınıyor.
S.
DEMİRTAŞ “ pkk çekiliyor, TSK’da sınırdan çekilsin”
Leyla ZANA “Çekilirken bir gerillanın
burnu kanarsa yüz binlerle yürürüz”
Emine AYNA “Öcalan özgürleşmeden, barış
olmaz”
BDP’ li başka bir bayan vekil “ pkk
gerillalarının çekilmesi büyük fedakârlıktır”
Pkk’nın eski başı Sakık “Apo ve örgüt
liderleri için af çıkartılmazsa silahlar susmaz” diyerek esip gürlüyorlar. Terör örgütü
isteklerinden hiç ödün vermezken, terör örgütüne taviz üstüne taviz
verilmiştir.
Gelinen noktada, Teröristlerin suç
işledikleri silahlarıyla birlikte Kandil’e gittikleri, resimli gazete
haberlerinde görülmüştür. Komutanlar, kaçacakları şüphesiyle tutuklu
yargılanırken, teröristler yargılanmadan, hem de suçu işledikleri silahlarıyla
birlikte ülke dışına çıkmaktadır. Terörist başını Türkiye’ye
getiren Engin Alan, 18 yıl hapis yedi. İlk sorgusunu yapan Atilla Uğur ile
dönemin İmralı’dan sorumlu komutanları Hurşit Tolon ve Levent Ersöz, Silivri’de
çürümeye terk edildi.
Terörle mücadelede etkin görev yapmış
Komutanlar pkk’lı elebaşının gizli tanıklığı ile tutuklandı ceza evlerine
konuldu. Teröriste güvenilmez diyorum ama Ülkemizde terörist itibar görüyor,
söylediklerine inanılıyor ve güveniliyor. At izi ile İt izi birbirine karışmış
durumda. Nitekim; herkesin can ve mal güvenliği tehlikededir.
( Aşağıdaki adresten videoyu ve gelinen noktayı ibretle izleyin )
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=PuIfo1AyNCo