BUGÜNLERDE GEÇECEK !

     Küresel hastalık olan Covid-19 ve pandemi sürecindeki belirsizlik, tedarik zincirindeki kopmalar, bütün ülkelerde fiyat artışlarına neden olmuştur. Sadece Türkiye'de varmış gibi göstermeye çalışan, bunu siyasi fırsata dönüştürmek isteyen partiler ortaya çıkmıştır. 

     Küresel Hastalık ve Rusya - Ukrayna savaşı Enerji, Petrol ve Gıda sektöründe karşılıklı yaptırımlar tedarikte aksamalara, belirsizlik ortamı oluşması ile de altın-döviz alımları ile her alanda fiyat artışları oluşmuştur. Bu durum tüm dünyada var olan, bir olumsuzluktur. Sadece Türkiye'de varmış gibi siyasi ranta dönüştürmek, fırsatçılıktır. 

     Bu siyasiler; Şehir Hastanelerinin yapılmasına karşı çıkmış,"Hasta mı var, niye yapıyorsunuz?"demişti. Öngörüsüzlerdi. Küresel Hastalık ortaya çıkınca da "Biz karşı çıkmadık" diyerek yalan ve inkar ile ortaya çıkmışlardı.

      En çok fiyat artışı elektrik ve akaryakıt sektöründe olmaktadır. Bunlar  üretim maliyetlerini de artırmaktadır. Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmuş olsaydık, bugün elektrik zamlarını ve önlenemeyen fiyat artışlarının çoğunu konuşmuyor olacaktık. Enerji de dışa bağımlılıktan kurtulmak için üretmek, üretebilmek için Elektrik Santrallerini  yapmak gerekliydi. 

     Hidroelektrik Santralleri (HES) yapılmak istendiğinde sürekli eylemler yapılmış hep engellenmek istenmiştir. 2005 yılında ihale edilip yapılmak istenen Yusufeli Barajı 2005-2013 yılları arası açılan dava nedeniyle, 8 yıl gecikmeyle başlandı. Yıllık 1,8 milyar kilovat saat elektrik üretim kapasitesine sahip Yusufeli Barajı'ndaki 8 yıllık enerji kaybı 14,4 milyar kilovat saat olmuştur. Yusufeli Barajı dünyanın 3 üncü, Türkiye'nin en büyük barajı olmuştur.

     Keban Barajı yapılırken de "kurbağalara baraj yapıyorlar" denilmiş ve karşı çıkılmıştı. Atatürk Barajına da karşı çıkılmıştı. 654 HES'in ( Hidroelektrik Santralinin) hepsine de çevre bahanesiyle karşı çıkılmıştı. Kendileri Baraj yapmadıkları gibi yapanları engellemekle meşgul olmuşlardı.  

      HES 'Ler Elektrik üretimi dışında Balıkçılık, Su Sporları, Tarım, Turizm ve Mesire Alanları gibi ilave katma değer sağlayan yerlerdir. Baraj Gölleri çevresi köylerde, balıkçılık önemli bir gelir kaynağıdır. Baraj göllerinin ekonomiye diğer bir katkısı da turizm merkezleri olmasıdır.  Baraj Gölleri doğal plajları yanı sıra, mesire alanları ve farklı tesisler kurularak birçok aileye geçim kaynağı olmaktadır.        

     HES'ler, Nükleer, Rüzgâr ve Güneş Enerjisi Santrallerinin hangisine karşı çıkılmadı? CHP döneminde elektrik santrallerinin hangisi yapıldı?  KILIÇDAROĞLU "elektrik faturasını ödemeyeceğim" diyeceğine, keşke dürüst davranıp, özeleştiri yapsaydı. CHP iktidarları döneminde enerji üretim yatırımları yapılmadığından, bugün bu durumdayız diyebilseydi. 

      Karadeniz’de 405 milyar metreküplük doğalgaz bulundu.

Akdeniz'de gaz arama çalışmaları devam ediyor.  Diyarbakır’da Akoba-1 ve Yenişehir-1 kuyularıyla Kırklareli’ndeki Misinli-2 kuyularında günlük toplam 6 bin 800 varil petrol çıkarılmaktadır. (Mayıs 2021) 

      Mardin'in Nusaybin ilçesinin 32 kilometre doğusunda, Suriye sınırına 3,5 kilometre uzaklıkta bulunan 'Günyurdu-1' kuyusunda 1310 metre derinlikte 11,8 gravitede (yüksek kalitede) Petrol bulundu.(Aralık 2021) Türkiye petrol ihtiyacının 1/7 sini, elektrik ihtiyacının %65-70'ini üretebilir duruma gelmiştir. 

     Türkiye'nin; hem enerji alanında hemde savunma sanayiinde güçlenmesi, Türk devletleri ve İslam ülkeleri üzerinde etkili olması ve Türkiye'nin giderek  güçlenmesinden dış güçler rahatsız olmuştur.     

     Yunanistan'da ve Fransa'da  "Türkiye güçleniyor acil tedbir  alınmalıdır" sesleri yükseliyor ve çok geçmeden  ABD ve AB ülkelerinin elçileri İstanbul B.B  İmamoğlu ve Muhalefet partileriyle, sonra bazı İş Adamlarıyla  görüşmelere başlıyor. Sömürgeci güçler bu kişilerle ne görüşebilir? İktidarı değiştirmek için  hem içerden, hem dışardan ekonomik baskı uygulama programlarını birlikte yürüttükleri anlaşılmaktadır.

     İstanbul kara teslim olmuşken, halk yollarda perişan haldeyken bile, İstanbul B.B Başkanı İngiliz Elçiyle Rakı Balık keyfi yapıyor. 

    Küresel enflasyon ve Türk Lirasına Batılı ülkeler de manipülasyon yapılmış,  TL'YE değer kaybettirilerek iktidarı yıpratma politikası güdülmüş, ekonomik tedbirlerle dövizde sert düşüş yaşanınca hevesleri yarım kalmıştır. 

    Bugün de, fiyat artışları ve ekonomi üzerinden iktidarı yıpratma politikası sürdürülüyor. Devlet fiyatları düşürmek için vergileri düşürüyor, vergiden feragat ediyor. Muhalif Belediyeler ve Patronlar kulübüne bağlı Marketler zinciri yeni zamlar ile karşı hamle yapmaktadır. Milleti bunaltarak tepki oylarını alıp iktidar olma politikası güdülmektedir. 

    Yabancı yatırımcıya Türkiye'ye gelmeyin yatırım yapmayın diyen, yatırımlara ve üretime karşı çıkan, ülkeyi düşünmeyen bu zihniyet ve tek dertleri bakanlık (koltuk) kapmak  olan ortaklarının bu ülkeye faydası olabilir mi?    

    Faydalı olmak isteselerdi, şov için TÜİK'e baskın yapmaz, çözüm için, zamları yapan, zenginler kulübüne  baskın yaparlardı. Evlerini, arabalarını satıp döviz alan, Türk Lirasına değer kaybettiren ve Milleti mağdur eden yandaşlarına baskın yapardı. 

    28 Şubat 2019 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Çözümleri Tanıtım Toplantısı'nda "İstanbullunun suya harcadığı parayı azaltacağız. Hanelere ortalama yüzde 40 indirim yapacağız" diyen.  Seçim kazandıktan sonra; Kasım 2019: Yüzde 80, Temmuz 2020: Yüzde 40, Kasım 2020: Yüzde 35, Aralık 2020: Yüzde 40 suya zam yaptı. 1,5 yılda suya 4 kez zam yapan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğluna verdiğin sözü tut, diye baskın yapardı.

     Devlet gıdada ve suda %7 vergi indirimi yapıyor ve belediyelere de su da indirim çağrısı yapıyor. AKP'Lİ ve MHP'Lİ Belediyeler vergi indirimi kadar ilave indirim kararları alırlarken, %100'ün üzerinde zam yapmak isteyen, kendi belediyelerine baskın yapardı.

     İstanbul Halk Ekmek; günlük 2,5 milyon ekmek satarken 900 bine düşürerek  ekmek kuyruğu oluşturup, sonra bu kuyruk resmini çekip "halkın alım gücü düştü" propagandası yapan belediye başkanına "halkın ekmeğiyle oynama" diyerek baskın yapardı. 

    İstanbul B.B'si; Suya, ekmeğe, toplu taşımaya, servis ve taksi ücretlerine zam üstüne zam yaparken sesi çıkardı, kendi Belediye Başkanına baskın yapardı.

     Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanınca Bodrum'a tatile, İstanbul'u sel basınca Antalya'ya tatile, deprem olunca Palandöken kayak tatiline giden, İstanbul kara teslim olunca İngiliz elçiyle rakı balık ziyafeti yapan belediye başkanına baskın yapardı.  

     Önce özeleştiri yapmasını bil. Önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı rakibine batır.

      Bunlara; Halkı düşünmeyen Halkçılar diyesim var. Atatürk'ün resmini paradan silen değil, Atatürk'ün resmini paraya yeniden bastıran Atatürkçüdür. Bilesim var. Atatürk'ün resmini paraya koyan idam edilirken değil, Atatürk resmini paraya bastırdığında  alkışlasaydınız keşke. Diyesim var.      

    Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi için oy veren ve Dersim'i bombalatma ( 1938’ de Atatürk çok hasta olduğu için) emri verenlerin her yıl anma törenlerini neden yaptığını? Sorasım var. 

   Sel, yangın, deprem gibi doğal afetlerde "birlik olalım" demek yerine, açık aramak, siyasi çıkar sağlamak istediğinizi haykırasım var. 

    Partiniz, çok sayıda taciz ve tecavüz davaları ile anılırken, kadın haklarından söz etmeniz iki yüzlülüktür. Söyleyesim  var.

    Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB ve ABD üzerinden uyguladığı Türkiye karşıtı hamlelere her koşulda direnmek yerine Yunanistan'a ve Fransa'ya gidip Türkiye'yi eleştiren muhalefet anlayışına, tüküresim var.

    Ormanlar yanarken "helpturkey" kampanyasıyla dünya çapında organizasyon yapılırken, İBB karla mücadelede sınıfta kalınca "birbirimizin açığını aramayalım, birlik olalım" demek yerine, ülkenin zor günlerinde birlik olmayı becer. Diyesim var.

      Friedrich Nietzsch'in "Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma üzüldüm." sözünü, hatırlatasım var.

    Tarkan'ın şarkı sözleriyle Covid-19 dönemini kastettiğini söylediğini aktaran Bahçeli, " bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sayfası açmanın hiç kimseye, hiçbir kesime sağlayacağı bir şey yoktur." (22.02.2022 Grup Konuşması) 

 Demişti. 

     Bende diyorum ki; kötü günlerde devletin ve milletin yanında olmayı bilin. Halkı kutuplaştırmayın, halk üzülürken, siz gülmeyin, tatile- eğlenceye gitmeyin ki halk sizi yanında sansın. Projeniz ile ortaya çıkın ki halk sizin, başkalarının projesi olduğunuzu düşünmesin.  Unutmayın bu günlerde geççek...